Hiç şehirde ya da şehir dışında araç sürerken kayboldunuz mu? Ne yaptınız? Haritaya mı baktınız? Birine yol mu sordunuz? Umarız inatla sürmeye devam etmemişsinizdir! Çoğunlukla yapılacak en kolay şey birinden yardım istemektir. Ne yazık ki kimi zaman verdikleri tavsiyeler ya da yol tari eri iyi olmaz ve daha beter kaybolmanıza neden olur.
Aynı şey ruhsal gerçek arayışında da meydana gelebilir. Gerçekten Allah’ı arıyor ve O’nun gerçeğini bilmeyi istiyorsanız, aldığınız yol tarifinin doğru olduğuna dikkat etmelisiniz. Ayrıca, doğru yolda bulunduğunuzdan emin olmalısınız. Bu çalışmamızda İsa’nın Allah’a giden yol hakkında söylediklerini öğreneceğiz. Şu öyküyü okurken ruhsal gerçeği arayışa nasıl benzediğini düşünün.
Volkan’ın bir gün fırını bozuldu. Garanti süresi geçtiği için fırını kendisi tamir etmeye karar verdi. Önce fırını duvardan çekti, birkaç cıvata söktü ve arka kapağı çıkardı. Sonra fırının içindeki kapağı söktü ve ısıtma çubuğunu çıkardı. Isıtma çubuğu bozulmuştu ve yenisini alması gerekiyordu. Volkan işte bir öğle tatilini yeni parçayı alabileceği bir dükkân arayarak geçirmeye karar verdi. Tek sorun, dükkânın kentin pek iyi bilmediği bir bölgesinde oluşuydu.
Oraya gidip dönmek için yalnızca bir saati vardı. Böylece elinde adres, arabasına koştu ve kentin öbür ucuna gitti. Her şey planlandığı gibi gidiyordu, 15 dakika içinde dükkânın bulunduğu muhite gelmişti. Ancak sokak tabelaları yoktu ve arka sokaklar labirent gibiydi. Arabayı park ederek yürümeye karar verdi.
Yürürken deri ceketler taşıyan ve bölgeyi tanır gibi görünen bir adam gördü ve ona dükkânın nerede olduğunu sordu.
“200 metre düz git, anahtarcıdan sola dön, sonra elektrikçiden sağa dön. Sol tarafta dükkânı göreceksin” dedi adam.
Volkan, macerasının bitmek üzere olduğunu düşünerek, “Teşekkürler” diye yanıtladı.
200 metre yürüdü, bir anahtarcı gördü ve sola döndü. Yürümeye devam etti, ancak birkaç dakika sonra şüphelenmeye başladı.
“Umarım elektrikçi çok uzakta değildir. İşe geç kalamam. Ya adam gerçekten bilmiyorduysa?”
Volkan fazla yürümemişti ki, şüphesi şoka dönüştü. Tek bir elektrikçi yoktu. Tüm sokak elektrikçilerle doluydu ve her iki dükkânın arasında yan sokaklar vardı!
“Of ya! Buna inanamıyorum. Hangi sokağın doğrusu olduğunu nereden bileceğim? Tüm bu elektrikçiler aynı yerde olmak zorunda mı? Sanırım başka birine sormam gerekecek.”
Volkan elektrikçilerden birine giderek dükkânı sordu, fakat adam bilmiyordu.
Volkan kendi kendine, “En azından bana gerçeği söyledi” diye mırıldandı.
Başka bir adama sordu, o da sağdan dördüncü caddede olduğunu söyledi. Volkan bu noktada adama inansın mı, yoksa başkalarına da mı sorsun bilemedi. Adamın yanılıyor olması ihtimaline karşı birkaç kişiye daha sormaya karar verdi. Üç kişiden biri dükkânın caddenin sol tarafında olduğunu, biri sağdan dördüncü caddenin doğru olduğunu, üçüncü adam ise ana yolun diğer tarafında olduğunu söyledi. Dakikalar acımasızca geçerken Volkan umudunu kaybetmeye başladı.
“Bu dükkânı bulamayacağım ve işe kesinlikle geç kalacağım.”
Etrafına bakındı, sessizce dua etti ve öylesine yürümeye başladı. Adrese baktı, bir sokak seçti ve oraya girdi. 100 metre sonra sağa döndü ve daha hızlı yürümeye başladı. 100 metre gittikten sonra durdu.
“Bu çok saçma. Artık geri dönmeliyim yoksa gecikeceğim” diye kendi kendine düşündü. “Neden servisi aramadım ki? Neden o adama güvendim? Kaybolmakla kalmadım, yeni ısıtma çubuğunu da alamadım. En iyisi işe geri döneyim.”
Volkan geri döndü ve geldiği yoldan geri yürümeye başladı. Fazlasıyla hayal kırıklığına uğramış ve işyerinde sorun yaşayacağını düşünerek strese girmişti. Yan sokaklardan birinden yürürken dikkatini bir şey çekti. Daha iyi görebilmek için döndü ve bilin bakalım ne gördü. Yedek parça dükkânının tabelasını!
Volkan sonunda aradığı parçayı aldı ve biraz gecikse de işine geri döndü. Ancak deri ceketler taşıyan adam kendisine daha iyi bir yol tarifi vermiş olsa işi ne kadar daha kolay olurdu düşünün. Ya da Google Haritalar’ı kullansaydı nasıl olurdu?
Volkan’ın yedek parça dükkânını arayışı pek çok bakımdan gerçek arayışına benzer. Kimi zaman aramaya nereden başlamamız gerektiğine dair genel bir fikrimiz olur, kimi zaman olmaz. Kimi zaman yolda iyi yol tarifleri ve yönergeler alırız, kimi zaman alamayız. Kimi zaman bize gerçekten yardım edebilecek kişilerle karşılaşırız. Ancak bize yardım edebileceklermiş gibi görünüp sonunda bizi yoldan çıkaracak kişilerle karşılaşmak da mümkün. Kısacası, pek çok kişi sonradan yanlış olduğu ortaya çıkan bir şeye inandıkları için kendilerini kayıp ve hayal kırıklığına uğramış bir halde bulmuşlardır.
Çalışmaya ilk başladığımızdan beri Allah, peygamberler, Allah’ın yasası, günah, kötülüğün kökeni, İsa’nın gerçekte kim olduğu ve “mesih”in gerçekte ne anlama geldiği konularında pek çok gerçek öğrendik. Umarız Allah’ın sizin hayatınız ve bu dünya için planına dair resim netleşmeye başlamıştır. Tabii ki her zaman sorular olacaktır ve ertesi günün ne getireceğini her zaman bilemeyebilir- siniz. Fakat İsa öğrencileriyle gerçeğe giden yolla ilgili çok özel bir mesajı paylaştı ve bu mesaj bugün bizim için de geçerli. Bunu okumaya Yuhanna 14. bölüm, 1–4 ayetlerinden başlayalım:
1 Yüreğiniz sıkılmasın. Tanrı’ya iman edin, bana da iman edin. 2 Babam’ın evinde kalacak çok yer var. Öyle olmasa size söylerdim. Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum. 3 Gider ve size yer hazırlarsam, siz de benim bulunduğum yerde olasınız diye yine gelip sizi yanıma alacağım. 4 Benim gideceğim yerin yolunu biliyorsunuz.
İsa’nın mesajının başlangıcı çok basit. Endişe etme! İbrahim’in yaptığı gibi Allah’a iman et ve güven. İsa öğrencilerin aylardır onlara söylemekte olduğu şeylerden ötürü korktuklarını biliyordu. Kendisinden nefret eden ve öldürmek isteyen din önderlerinin onlardan da nefret ettiklerini biliyordu. Ölümünün kaçınılmaz olduğunu ve zamanının dolmakta olduğunu biliyordu. Dolayısıyla, öğrencilerinin korkmaları ve İsa’nın onları teselli etmesi gayet normaldi.
Ancak daha önemlisi, İsa onların bundan sonra gelecek olana hazır olmalarını istiyordu. Onlara, kendisinin öldükten sonra bile geri döneceğine dair güvence veriyordu. Nereden?
İsa’nın bu ayetlerde cennetten bahsettiği çok açık, çünkü orası Baba’nın, yani Allah’ın bulunduğu yer. İsa öğrencilere göğe gideceğini ve onları almak için geri dönmeden önce onlar için bir yer hazırlayacağını söylüyordu.
Ancak gerçekten merak uyandırıcı olan, İsa’nın son söylediği. İsa onların cennete giden yolu zaten bildiklerini söyledi. Siz cennete giden yolu biliyor musunuz? Oraya arabayla ya da uçakla gidebilir misiniz? Yol tarifi almak için Google Haritalar’ı kullanabilir misiniz? Hayır, tabii ki olmaz! Öğrencilerin kafalarının ne kadar karıştığını herhalde tahmin edebilirsiniz. İçlerinden birinin söylediğini 5. ayette görelim:
5 Tomas, “Ya Rab, senin nereye gideceğini bilmiyoruz, yolu nasıl bilebiliriz?” dedi.
Yolu nasıl bilebiliriz? 6. ayette İsa’nın nasıl yanıt verdiğine bakalım:
6 İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez.”
Göğe giden yalnızca bir tek yol vardır, İsa aracılığıyla! O Allah’ı gerçekten tanıyan tek kişidir, çünkü O insan bedeninde Allah’ın Sözü’dür.27 O gerçektir, çünkü hiçbir zaman günah işlememiştir ve söylediği her şey doğrudur. O, günaha ve ölüme galip gelebilmesinin ve Allah’ın kendi sözlerinin ortaya koyduğu üzere, hayattır. Mesih İsa cennete giden yolun haritasıdır. O’nun talimatlarını izlerseniz, hedefinize güvenle varırsınız. Hatta yol O’dur ve O’nun istikametinde kalırsanız hiçbir zaman kaybolmazsınız.
İsa kendisinin pek çok yol arasından biri olduğunu, ya da diğerleri gibi sizi sonsuz hayata götürebilecek bir gerçeğinin olduğunu söylemiyor. Hayır! O, yalnızca kendisinin yol olduğunu söylüyor. Başka bir yol, başka birisi yoktur! O, kendisinin öğrettiği hariç, hiçbir dinin sizi sonsuz hayata götüremeyeceğini söylüyor. Başka birisi aksini iddia ederse, o sahte haritası olan sahte bir rehberdir!
İsa konuşmaya 7. ayette devam etti:
7 Beni tanısaydınız, Babam’ı da tanırdınız. Artık O’nu tanıyorsunuz, O’nu gördünüz.
İsa öğrencilere hede erinin bir resmini kendisinde şimdiden gördüklerini söyledi! Birlikte geçirdikleri yıllar boyunca, öğrenciler İsa Mesih’te Allah’ı işbaşında görüyorlardı. Öz olarak, İsa şunu söylüyordu:
“Benim mucizelerimin, öğretilerimin ve eylemlerimin her birinde Göksel Babamız’ın merhametini, adaletini ve karakterini gördünüz. Benim yaptığım her şey O’ndan gelmektedir. Benim verdiğim talimatları yerine getirirseniz ve sözlerimi dinlerseniz, bundan böyle kaybolmazsınız. Cennete ulaşacak ve Baba’yı göreceksiniz.”
Öğrenciler İsa’yı dinlerken, onlar da kendi kaderlerini kontrol edebilecekleri düşüncesiyle heyecanlandılar. İsa onlara cennete giden yolu çizdi, bu yolun kapısı önlerinde oturan dostları kadar bildik ve ulaşılabilirdi. Konuşma, cennetin inceliklerini ve Allah’ın tahtına giden yolu anlamak için can atan öğrencilerin iştahını kabarttı. Hatta İsa’nın öğrencilerinden biri olan Filipus İsa’dan daha net konuşmasını istedi. İsa’nın verdiği karşılığı Yuhanna 14. bölüm, 8–11. ayetlerinde görelim:
8 Filipus, “Ya Rab, bize Baba’yı göster, bu bize yeter” dedi. 9 İsa, “Filipus” dedi, “Bunca zamandır sizinle birlikteyim. Beni daha tanımadın mı? Beni görmüş olan, Baba’yı görmüştür. Sen nasıl, ‘Bize Baba’yı göster’ diyorsun? 10 Benim Baba’da, Baba’nın da bende olduğuna inanmıyor musun? Size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum, ama bende yaşayan Baba kendi işlerini yapıyor. 11 Bana iman edin; ben Baba’dayım, Baba da bendedir. Hiç değilse bu işlerden dolayı iman edin.”
İsa’nın iddiasına en temel düzeyde bakalım. İsa’nın ne yapmaya gücü var? O hava olaylarını kontrol edebiliyor. O cinleri çıkarabiliyor ve yok edebiliyor. O ölülere tekrar hayat verebiliyor ve hastalıkları iyileştirebiliyor. O geleceği öngörüp günahları bağışlayabiliyor. O körlük gibi doguştan kaynaklanan bir bozukluğu düzeltebiliyor. O birkaç balık ve birkaç dilim ekmekle binlerce kişiyi doyurabiliyor. Başka kimin tüm bu şeyleri yapmaya gücü var? Hiç kimsenin! Öyleyse İsa’yı diğer tüm peygamberlerle aynı kategoriye koyarsak, O’nu küçümsemiş oluruz. Peygamberlerin aksine, O Allah’a giden yolu göstermiyor, çünkü O Allah’a giden yolun ta kendisi! Bu doğru olmasaydı, Allah O’nun tüm mucizelerini ve iddialarını onaylamazdı.
Fakat dahası da var. İsa, eğer doğru yolda (yani O’nda) kalırsak, O’nun yaptığı şeyleri bizim de yapacağımızı söyledi. Tıpkı İsa’nın mucizelerinin O’nun iddialarının kanıtı olduğu gibi, bizim İsa Mesih’teki işlerimiz de Allah’a giden yolda olduğumuzun kanıtı olacaktır. 12–14 ayetlerini okuyarak devam edelim:
12 Size doğrusunu söyleyeyim, benim yaptığım işleri, bana iman eden de yapacak; hatta daha büyüklerini yapacaktır. Çünkü ben Baba’ya gidiyorum. 13 Baba Oğul’da yüceltilsin diye, benim adımla dilediğiniz her şeyi yapacağım. 14 Benim adımla benden ne dilerseniz yapacağım.
İsa size güç verecek, sizi yönlendirecek ve dilediğinizi yerine getirecek. O’nun adında, O’nun kimliğinden dolayı güç vardır. O Mesih’tir, vaat edilmiş olan Havva’nın soyudur. O Allah’ın İbrahim’e verdiği tüm dünyayı bereketleme vaadinin gerçekleşmesidir, ve O bizi bereketlemek istiyor!
Doğru yolda olduğumuza, yani İsa’nın öğretilerini yerine getirdiğimize dair ek kanıt var mı? O’nun söylediklerini 15. ayette okuyalım:
15 Beni seviyorsanız, buyruklarımı yerine getirirsiniz.
Allah’a ve cennete giden tek ve biricik yolda iseniz, bir çocuğun anne–babasının isteğini tartışmadan, şikâyet etmeden ve unutmadan yerine getirdiği gibi İsa’nın emirlerini yerine getirirsiniz. O’na ve O’nun öğretilerine itaatiniz doğru yolda olduğunuzu kanıtlar, Allah’a ve O’nun İsa Mesih aracılığıyla bize öğrettiklerine olan derin sevginizi gösterir.
Öyleyse O’nun emirlerini nasıl yerine getiririz? Kendi yeteneğimizle, gücümüzle veya irademizle olur mu? Aksine, İsa Mesih’in gücüyle olacaktır. 16. ve 17. ayetlerde İsa’nın güçlendirme vaadini okuyalım:
16–17 Ben de Baba’dan dileyeceğim. O sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size başka bir Yardımcı, Gerçeğin Ruhu’nu verecek. Dünya O’nu kabul edemez. Çünkü O’nu ne görür, ne de tanır. Siz O’nu tanıyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizde olacaktır.
İsa, başka bir yardımcı, ya da teselli edici göndereceğini söyledi. Bu yardımcıya gerçeğin ruhu deniyor. İsa gerçek ise, Kutsal Ruh adı da verilen bu ruhun O’nun ruhu olduğu sonucunu çıkarabiliriz. İsa gerçeğin ruhunun bizimle birlikte ve içimizde yaşayacağını söyledi. O’nun ruhunun içimizde yaşamasının tek yolu O’nu tanımamızdır. O’nu gerçekten tanımamızın tek yolu O’nun söylediklerini gerçek olarak kabul etmemizdir. Öyleyse Kutsal Ruh ne yapacaktı? Bunu Yuhanna 16. bölüm, 8–13 ayetlerinde okuyalım:
8 O gelince günah, doğruluk ve gelecek yargı konusunda dünyayı suçlu olduğuna ikna edecektir: 9 Günah konusunda, çünkü bana iman etmezler; 10 doğruluk konusunda, çünkü Baba’ya gidiyorum, artık beni görmeyeceksiniz; 11 yargı konusunda, çünkü bu dünyanın egemeni yargılanmış bulunuyor. 12 Size daha çok söyleyeceklerim var, ama şimdi bunlara dayanamazsınız. 13 Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi tüm gerçeğe yöneltecek. Çünkü kendiliğinden konuşmayacak, yalnız duyduklarını söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecek.
Kısacası, Kutsal Ruh bizi Allah’ın yolunda tutacaktır. O bize İsa’nın öğretilerini ve doğruluğunu hatırlatacak. Bizi günaha dair ikna edecek ve Allah’ın emirlerini yerine getirmediğimizde bize söyleyecektir. Zamanlar zor olduğunda O bize zorlukların, sıkıntıların, ölümün ve hastalığın yok edileceğini ve Şeytan’ın üzerimizde gücü olmadığını hatırlatacaktır. Pahalı bir GPS sistemi gibi, bize cennete gidebilmemiz ve Baba’yla birlikte olabilmemiz için İsa Mesih yolunda nasıl kalabileceğimizi gösterecektir. Yuhanna 14. bölüm, 18–21 ayetlerini okuyarak bitirelim:
18 Sizi öksüz bırakmayacağım, size geri döneceğim. 19 Az sonra dünya artık beni görmeyecek, ama siz beni göreceksiniz. Ben yaşadığım için siz de yaşayacaksınız. 20 O gün anlayacaksınız ki, ben Babam’dayım, siz bendesiniz, ben de sizdeyim. 21 Kim buyruklarımı bilir ve yerine getirirse, işte beni seven odur. Beni seveni Babam da sevecektir. Ben de onu seveceğim ve kendimi ona göstereceğim.
Cennete gitmek istiyorsanız oraya giden tek yolda olmalısınız. İsa kendisinin yol, gerçek ve hayat olduğunu söyledi. İsa yol ise, başka yollar olamaz.
Yıllar önce, kervanlar İpek Yolu boyunca Asya’da eşya taşırlarken, yolcular pek çok zorlukla uğraşmak zorundaydı. Tabii ki yeterli yiyecek, su, hayvan yemi bulundurmak ve iyi hava gibi lojistik zorluklar vardı. Fakat ayrıca haydutların ve paralı askerlerin oluşturduğu sürekli soygun tehdidiyle de uğraşmak zorundaydılar. Bir vadiye girdiklerinde, yüksek bir dağ geçidinden ya da nehirlerden geçtiklerinde her zaman kendilerini öldürme ve mallarını alma amacında olan kötü adamları kollamak zorundaydılar.
Böyle yolculuklardan birinde, birkaç ekipten oluşan bir kervan Himalaya Dağları’na ulaşmıştı. Yol kayalık, dik ve tehlikeliydi. Hava soğuktu ve rüzgâr sert esiyordu. Zaten uzun bir yol gelmişlerdi ve ilerideki engelleri biliyorlardı. En zorlarından biri kaçınılmaz bir vadi geçidiydi.
Adamlardan biri, “O vadiye girmek istemiyorum” dedi. “Haydutlar olabilir. Ya köprü orada değilse?” diye sordu.
Kervanbaşı, “Başka seçeneğimiz yok” dedi. “Diğer tarafa giden başka bir yol yok. Başka insanlar daha kuzeyden veya güneyden geçmeye çalışmışlar, fakat karla kaplı yüksek dağlar her iki yolu da kapatıyor. Tek yol bu, hareket etmemiz gerekiyor” diye uğuldayan rüzgârın üzerinden bağırdı.
Onun öncülüğünde kervan vadinin günışığı görmeyen derinliklerine kadar indi. Adamları ürkütücü bir duygu sarmıştı ve oradan çıkmak için sabırsızlanıyorlardı. Birkaç saat sonra bir dönemeçten döndüler, aşağıda buz gibi soğuk buzul eriyikleriyle dolu nehrin köpürerek aktığını görebiliyorlardı. Nehirde karşıya geçmeyi sağlayabilecek tek şey, sallanıp duran ipten ince bir köprüydü. İnsanın üzerinde binlerce kilo yükü karşıya geçirmek isteyeceği türden bir geçit değildi. Fakat başka bir seçenek yoktu. Bu, tümünün katlanmak zorunda kaldıkları bir gerçekti. Gittikleri yere ulaşmak istiyorlarsa bu köprüyü kullanarak nehirden geçmeliydiler.
Bizim için de farklı değil. Cennette olmak istiyorsak, doğru yolda olmalı ve yolumuzdaki tüm engelleri Allah’ın sağladığı şeylerle aşmalıyız. Yol boyunca imanımızı çalmak ya da bizi kandırmak başka bir yoldan gitmeye ikna etmek isteyen kişiler olacaktır. Zihinlerimize şüphe düşünceleri koymaya çalışabilirler. Fakat biz Allah’a ve İsa’ya güvenerek imanla ilerlemeliyiz. Allah’ın İsa’nın mucizelerini ve iddialarını onaylaması, O’nun olduğunu söylediği Kişi olduğunu kanıtladı. Göğe ve sonsuz hayata giden tek yol O’dur. Ölüm ve yargı denen uçurumdan sizi geçirebilecek olan tek varlık O’dur. Size hayat güvencesi verebilecek tek kişi O’dur. Cennette olmak istiyorsanız, doğru yol üzerinde olmanız gerek. İsa’ya güvenin, öyle ki sizin için cennette bir yer hazırlasın!
Tartışma Soruları
1. En son ne zaman kayboldunuz? Ne yaptınız? Nihayet yolunuzu bulduğunuzda ne yaptınız?
2. Öğrendiğiniz bazı gerçekleri ve bunların hayatınızı nasıl etkilediğini anlatın.
3. İsa neden “Ben cennete giden birkaç yoldan biriyim” demiyor?
4. Allah’ın İbrahim’e verdiği vaat sizin için netleşiyor mu? Sizce Allah tüm dünyayı nasıl bereketleyecek?
5. Sizi İsa’nın söylediği her şeye inanmaktan alıkoyan bir şey var mı? Neden?
27 Bkz. Yuhanna 1:14.
Aynı şey ruhsal gerçek arayışında da meydana gelebilir. Gerçekten Allah’ı arıyor ve O’nun gerçeğini bilmeyi istiyorsanız, aldığınız yol tarifinin doğru olduğuna dikkat etmelisiniz. Ayrıca, doğru yolda bulunduğunuzdan emin olmalısınız. Bu çalışmamızda İsa’nın Allah’a giden yol hakkında söylediklerini öğreneceğiz. Şu öyküyü okurken ruhsal gerçeği arayışa nasıl benzediğini düşünün.
Volkan’ın bir gün fırını bozuldu. Garanti süresi geçtiği için fırını kendisi tamir etmeye karar verdi. Önce fırını duvardan çekti, birkaç cıvata söktü ve arka kapağı çıkardı. Sonra fırının içindeki kapağı söktü ve ısıtma çubuğunu çıkardı. Isıtma çubuğu bozulmuştu ve yenisini alması gerekiyordu. Volkan işte bir öğle tatilini yeni parçayı alabileceği bir dükkân arayarak geçirmeye karar verdi. Tek sorun, dükkânın kentin pek iyi bilmediği bir bölgesinde oluşuydu.
Oraya gidip dönmek için yalnızca bir saati vardı. Böylece elinde adres, arabasına koştu ve kentin öbür ucuna gitti. Her şey planlandığı gibi gidiyordu, 15 dakika içinde dükkânın bulunduğu muhite gelmişti. Ancak sokak tabelaları yoktu ve arka sokaklar labirent gibiydi. Arabayı park ederek yürümeye karar verdi.
Yürürken deri ceketler taşıyan ve bölgeyi tanır gibi görünen bir adam gördü ve ona dükkânın nerede olduğunu sordu.
“200 metre düz git, anahtarcıdan sola dön, sonra elektrikçiden sağa dön. Sol tarafta dükkânı göreceksin” dedi adam.
Volkan, macerasının bitmek üzere olduğunu düşünerek, “Teşekkürler” diye yanıtladı.
200 metre yürüdü, bir anahtarcı gördü ve sola döndü. Yürümeye devam etti, ancak birkaç dakika sonra şüphelenmeye başladı.
“Umarım elektrikçi çok uzakta değildir. İşe geç kalamam. Ya adam gerçekten bilmiyorduysa?”
Volkan fazla yürümemişti ki, şüphesi şoka dönüştü. Tek bir elektrikçi yoktu. Tüm sokak elektrikçilerle doluydu ve her iki dükkânın arasında yan sokaklar vardı!
“Of ya! Buna inanamıyorum. Hangi sokağın doğrusu olduğunu nereden bileceğim? Tüm bu elektrikçiler aynı yerde olmak zorunda mı? Sanırım başka birine sormam gerekecek.”
Volkan elektrikçilerden birine giderek dükkânı sordu, fakat adam bilmiyordu.
Volkan kendi kendine, “En azından bana gerçeği söyledi” diye mırıldandı.
Başka bir adama sordu, o da sağdan dördüncü caddede olduğunu söyledi. Volkan bu noktada adama inansın mı, yoksa başkalarına da mı sorsun bilemedi. Adamın yanılıyor olması ihtimaline karşı birkaç kişiye daha sormaya karar verdi. Üç kişiden biri dükkânın caddenin sol tarafında olduğunu, biri sağdan dördüncü caddenin doğru olduğunu, üçüncü adam ise ana yolun diğer tarafında olduğunu söyledi. Dakikalar acımasızca geçerken Volkan umudunu kaybetmeye başladı.
“Bu dükkânı bulamayacağım ve işe kesinlikle geç kalacağım.”
Etrafına bakındı, sessizce dua etti ve öylesine yürümeye başladı. Adrese baktı, bir sokak seçti ve oraya girdi. 100 metre sonra sağa döndü ve daha hızlı yürümeye başladı. 100 metre gittikten sonra durdu.
“Bu çok saçma. Artık geri dönmeliyim yoksa gecikeceğim” diye kendi kendine düşündü. “Neden servisi aramadım ki? Neden o adama güvendim? Kaybolmakla kalmadım, yeni ısıtma çubuğunu da alamadım. En iyisi işe geri döneyim.”
Volkan geri döndü ve geldiği yoldan geri yürümeye başladı. Fazlasıyla hayal kırıklığına uğramış ve işyerinde sorun yaşayacağını düşünerek strese girmişti. Yan sokaklardan birinden yürürken dikkatini bir şey çekti. Daha iyi görebilmek için döndü ve bilin bakalım ne gördü. Yedek parça dükkânının tabelasını!
Volkan sonunda aradığı parçayı aldı ve biraz gecikse de işine geri döndü. Ancak deri ceketler taşıyan adam kendisine daha iyi bir yol tarifi vermiş olsa işi ne kadar daha kolay olurdu düşünün. Ya da Google Haritalar’ı kullansaydı nasıl olurdu?
Volkan’ın yedek parça dükkânını arayışı pek çok bakımdan gerçek arayışına benzer. Kimi zaman aramaya nereden başlamamız gerektiğine dair genel bir fikrimiz olur, kimi zaman olmaz. Kimi zaman yolda iyi yol tarifleri ve yönergeler alırız, kimi zaman alamayız. Kimi zaman bize gerçekten yardım edebilecek kişilerle karşılaşırız. Ancak bize yardım edebileceklermiş gibi görünüp sonunda bizi yoldan çıkaracak kişilerle karşılaşmak da mümkün. Kısacası, pek çok kişi sonradan yanlış olduğu ortaya çıkan bir şeye inandıkları için kendilerini kayıp ve hayal kırıklığına uğramış bir halde bulmuşlardır.
Çalışmaya ilk başladığımızdan beri Allah, peygamberler, Allah’ın yasası, günah, kötülüğün kökeni, İsa’nın gerçekte kim olduğu ve “mesih”in gerçekte ne anlama geldiği konularında pek çok gerçek öğrendik. Umarız Allah’ın sizin hayatınız ve bu dünya için planına dair resim netleşmeye başlamıştır. Tabii ki her zaman sorular olacaktır ve ertesi günün ne getireceğini her zaman bilemeyebilir- siniz. Fakat İsa öğrencileriyle gerçeğe giden yolla ilgili çok özel bir mesajı paylaştı ve bu mesaj bugün bizim için de geçerli. Bunu okumaya Yuhanna 14. bölüm, 1–4 ayetlerinden başlayalım:
1 Yüreğiniz sıkılmasın. Tanrı’ya iman edin, bana da iman edin. 2 Babam’ın evinde kalacak çok yer var. Öyle olmasa size söylerdim. Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum. 3 Gider ve size yer hazırlarsam, siz de benim bulunduğum yerde olasınız diye yine gelip sizi yanıma alacağım. 4 Benim gideceğim yerin yolunu biliyorsunuz.
İsa’nın mesajının başlangıcı çok basit. Endişe etme! İbrahim’in yaptığı gibi Allah’a iman et ve güven. İsa öğrencilerin aylardır onlara söylemekte olduğu şeylerden ötürü korktuklarını biliyordu. Kendisinden nefret eden ve öldürmek isteyen din önderlerinin onlardan da nefret ettiklerini biliyordu. Ölümünün kaçınılmaz olduğunu ve zamanının dolmakta olduğunu biliyordu. Dolayısıyla, öğrencilerinin korkmaları ve İsa’nın onları teselli etmesi gayet normaldi.
Ancak daha önemlisi, İsa onların bundan sonra gelecek olana hazır olmalarını istiyordu. Onlara, kendisinin öldükten sonra bile geri döneceğine dair güvence veriyordu. Nereden?
İsa’nın bu ayetlerde cennetten bahsettiği çok açık, çünkü orası Baba’nın, yani Allah’ın bulunduğu yer. İsa öğrencilere göğe gideceğini ve onları almak için geri dönmeden önce onlar için bir yer hazırlayacağını söylüyordu.
Ancak gerçekten merak uyandırıcı olan, İsa’nın son söylediği. İsa onların cennete giden yolu zaten bildiklerini söyledi. Siz cennete giden yolu biliyor musunuz? Oraya arabayla ya da uçakla gidebilir misiniz? Yol tarifi almak için Google Haritalar’ı kullanabilir misiniz? Hayır, tabii ki olmaz! Öğrencilerin kafalarının ne kadar karıştığını herhalde tahmin edebilirsiniz. İçlerinden birinin söylediğini 5. ayette görelim:
5 Tomas, “Ya Rab, senin nereye gideceğini bilmiyoruz, yolu nasıl bilebiliriz?” dedi.
Yolu nasıl bilebiliriz? 6. ayette İsa’nın nasıl yanıt verdiğine bakalım:
6 İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez.”
Göğe giden yalnızca bir tek yol vardır, İsa aracılığıyla! O Allah’ı gerçekten tanıyan tek kişidir, çünkü O insan bedeninde Allah’ın Sözü’dür.27 O gerçektir, çünkü hiçbir zaman günah işlememiştir ve söylediği her şey doğrudur. O, günaha ve ölüme galip gelebilmesinin ve Allah’ın kendi sözlerinin ortaya koyduğu üzere, hayattır. Mesih İsa cennete giden yolun haritasıdır. O’nun talimatlarını izlerseniz, hedefinize güvenle varırsınız. Hatta yol O’dur ve O’nun istikametinde kalırsanız hiçbir zaman kaybolmazsınız.
İsa kendisinin pek çok yol arasından biri olduğunu, ya da diğerleri gibi sizi sonsuz hayata götürebilecek bir gerçeğinin olduğunu söylemiyor. Hayır! O, yalnızca kendisinin yol olduğunu söylüyor. Başka bir yol, başka birisi yoktur! O, kendisinin öğrettiği hariç, hiçbir dinin sizi sonsuz hayata götüremeyeceğini söylüyor. Başka birisi aksini iddia ederse, o sahte haritası olan sahte bir rehberdir!
İsa konuşmaya 7. ayette devam etti:
7 Beni tanısaydınız, Babam’ı da tanırdınız. Artık O’nu tanıyorsunuz, O’nu gördünüz.
İsa öğrencilere hede erinin bir resmini kendisinde şimdiden gördüklerini söyledi! Birlikte geçirdikleri yıllar boyunca, öğrenciler İsa Mesih’te Allah’ı işbaşında görüyorlardı. Öz olarak, İsa şunu söylüyordu:
“Benim mucizelerimin, öğretilerimin ve eylemlerimin her birinde Göksel Babamız’ın merhametini, adaletini ve karakterini gördünüz. Benim yaptığım her şey O’ndan gelmektedir. Benim verdiğim talimatları yerine getirirseniz ve sözlerimi dinlerseniz, bundan böyle kaybolmazsınız. Cennete ulaşacak ve Baba’yı göreceksiniz.”
Öğrenciler İsa’yı dinlerken, onlar da kendi kaderlerini kontrol edebilecekleri düşüncesiyle heyecanlandılar. İsa onlara cennete giden yolu çizdi, bu yolun kapısı önlerinde oturan dostları kadar bildik ve ulaşılabilirdi. Konuşma, cennetin inceliklerini ve Allah’ın tahtına giden yolu anlamak için can atan öğrencilerin iştahını kabarttı. Hatta İsa’nın öğrencilerinden biri olan Filipus İsa’dan daha net konuşmasını istedi. İsa’nın verdiği karşılığı Yuhanna 14. bölüm, 8–11. ayetlerinde görelim:
8 Filipus, “Ya Rab, bize Baba’yı göster, bu bize yeter” dedi. 9 İsa, “Filipus” dedi, “Bunca zamandır sizinle birlikteyim. Beni daha tanımadın mı? Beni görmüş olan, Baba’yı görmüştür. Sen nasıl, ‘Bize Baba’yı göster’ diyorsun? 10 Benim Baba’da, Baba’nın da bende olduğuna inanmıyor musun? Size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum, ama bende yaşayan Baba kendi işlerini yapıyor. 11 Bana iman edin; ben Baba’dayım, Baba da bendedir. Hiç değilse bu işlerden dolayı iman edin.”
İsa’nın iddiasına en temel düzeyde bakalım. İsa’nın ne yapmaya gücü var? O hava olaylarını kontrol edebiliyor. O cinleri çıkarabiliyor ve yok edebiliyor. O ölülere tekrar hayat verebiliyor ve hastalıkları iyileştirebiliyor. O geleceği öngörüp günahları bağışlayabiliyor. O körlük gibi doguştan kaynaklanan bir bozukluğu düzeltebiliyor. O birkaç balık ve birkaç dilim ekmekle binlerce kişiyi doyurabiliyor. Başka kimin tüm bu şeyleri yapmaya gücü var? Hiç kimsenin! Öyleyse İsa’yı diğer tüm peygamberlerle aynı kategoriye koyarsak, O’nu küçümsemiş oluruz. Peygamberlerin aksine, O Allah’a giden yolu göstermiyor, çünkü O Allah’a giden yolun ta kendisi! Bu doğru olmasaydı, Allah O’nun tüm mucizelerini ve iddialarını onaylamazdı.
Fakat dahası da var. İsa, eğer doğru yolda (yani O’nda) kalırsak, O’nun yaptığı şeyleri bizim de yapacağımızı söyledi. Tıpkı İsa’nın mucizelerinin O’nun iddialarının kanıtı olduğu gibi, bizim İsa Mesih’teki işlerimiz de Allah’a giden yolda olduğumuzun kanıtı olacaktır. 12–14 ayetlerini okuyarak devam edelim:
12 Size doğrusunu söyleyeyim, benim yaptığım işleri, bana iman eden de yapacak; hatta daha büyüklerini yapacaktır. Çünkü ben Baba’ya gidiyorum. 13 Baba Oğul’da yüceltilsin diye, benim adımla dilediğiniz her şeyi yapacağım. 14 Benim adımla benden ne dilerseniz yapacağım.
İsa size güç verecek, sizi yönlendirecek ve dilediğinizi yerine getirecek. O’nun adında, O’nun kimliğinden dolayı güç vardır. O Mesih’tir, vaat edilmiş olan Havva’nın soyudur. O Allah’ın İbrahim’e verdiği tüm dünyayı bereketleme vaadinin gerçekleşmesidir, ve O bizi bereketlemek istiyor!
Doğru yolda olduğumuza, yani İsa’nın öğretilerini yerine getirdiğimize dair ek kanıt var mı? O’nun söylediklerini 15. ayette okuyalım:
15 Beni seviyorsanız, buyruklarımı yerine getirirsiniz.
Allah’a ve cennete giden tek ve biricik yolda iseniz, bir çocuğun anne–babasının isteğini tartışmadan, şikâyet etmeden ve unutmadan yerine getirdiği gibi İsa’nın emirlerini yerine getirirsiniz. O’na ve O’nun öğretilerine itaatiniz doğru yolda olduğunuzu kanıtlar, Allah’a ve O’nun İsa Mesih aracılığıyla bize öğrettiklerine olan derin sevginizi gösterir.
Öyleyse O’nun emirlerini nasıl yerine getiririz? Kendi yeteneğimizle, gücümüzle veya irademizle olur mu? Aksine, İsa Mesih’in gücüyle olacaktır. 16. ve 17. ayetlerde İsa’nın güçlendirme vaadini okuyalım:
16–17 Ben de Baba’dan dileyeceğim. O sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size başka bir Yardımcı, Gerçeğin Ruhu’nu verecek. Dünya O’nu kabul edemez. Çünkü O’nu ne görür, ne de tanır. Siz O’nu tanıyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizde olacaktır.
İsa, başka bir yardımcı, ya da teselli edici göndereceğini söyledi. Bu yardımcıya gerçeğin ruhu deniyor. İsa gerçek ise, Kutsal Ruh adı da verilen bu ruhun O’nun ruhu olduğu sonucunu çıkarabiliriz. İsa gerçeğin ruhunun bizimle birlikte ve içimizde yaşayacağını söyledi. O’nun ruhunun içimizde yaşamasının tek yolu O’nu tanımamızdır. O’nu gerçekten tanımamızın tek yolu O’nun söylediklerini gerçek olarak kabul etmemizdir. Öyleyse Kutsal Ruh ne yapacaktı? Bunu Yuhanna 16. bölüm, 8–13 ayetlerinde okuyalım:
8 O gelince günah, doğruluk ve gelecek yargı konusunda dünyayı suçlu olduğuna ikna edecektir: 9 Günah konusunda, çünkü bana iman etmezler; 10 doğruluk konusunda, çünkü Baba’ya gidiyorum, artık beni görmeyeceksiniz; 11 yargı konusunda, çünkü bu dünyanın egemeni yargılanmış bulunuyor. 12 Size daha çok söyleyeceklerim var, ama şimdi bunlara dayanamazsınız. 13 Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi tüm gerçeğe yöneltecek. Çünkü kendiliğinden konuşmayacak, yalnız duyduklarını söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecek.
Kısacası, Kutsal Ruh bizi Allah’ın yolunda tutacaktır. O bize İsa’nın öğretilerini ve doğruluğunu hatırlatacak. Bizi günaha dair ikna edecek ve Allah’ın emirlerini yerine getirmediğimizde bize söyleyecektir. Zamanlar zor olduğunda O bize zorlukların, sıkıntıların, ölümün ve hastalığın yok edileceğini ve Şeytan’ın üzerimizde gücü olmadığını hatırlatacaktır. Pahalı bir GPS sistemi gibi, bize cennete gidebilmemiz ve Baba’yla birlikte olabilmemiz için İsa Mesih yolunda nasıl kalabileceğimizi gösterecektir. Yuhanna 14. bölüm, 18–21 ayetlerini okuyarak bitirelim:
18 Sizi öksüz bırakmayacağım, size geri döneceğim. 19 Az sonra dünya artık beni görmeyecek, ama siz beni göreceksiniz. Ben yaşadığım için siz de yaşayacaksınız. 20 O gün anlayacaksınız ki, ben Babam’dayım, siz bendesiniz, ben de sizdeyim. 21 Kim buyruklarımı bilir ve yerine getirirse, işte beni seven odur. Beni seveni Babam da sevecektir. Ben de onu seveceğim ve kendimi ona göstereceğim.
Cennete gitmek istiyorsanız oraya giden tek yolda olmalısınız. İsa kendisinin yol, gerçek ve hayat olduğunu söyledi. İsa yol ise, başka yollar olamaz.
Yıllar önce, kervanlar İpek Yolu boyunca Asya’da eşya taşırlarken, yolcular pek çok zorlukla uğraşmak zorundaydı. Tabii ki yeterli yiyecek, su, hayvan yemi bulundurmak ve iyi hava gibi lojistik zorluklar vardı. Fakat ayrıca haydutların ve paralı askerlerin oluşturduğu sürekli soygun tehdidiyle de uğraşmak zorundaydılar. Bir vadiye girdiklerinde, yüksek bir dağ geçidinden ya da nehirlerden geçtiklerinde her zaman kendilerini öldürme ve mallarını alma amacında olan kötü adamları kollamak zorundaydılar.
Böyle yolculuklardan birinde, birkaç ekipten oluşan bir kervan Himalaya Dağları’na ulaşmıştı. Yol kayalık, dik ve tehlikeliydi. Hava soğuktu ve rüzgâr sert esiyordu. Zaten uzun bir yol gelmişlerdi ve ilerideki engelleri biliyorlardı. En zorlarından biri kaçınılmaz bir vadi geçidiydi.
Adamlardan biri, “O vadiye girmek istemiyorum” dedi. “Haydutlar olabilir. Ya köprü orada değilse?” diye sordu.
Kervanbaşı, “Başka seçeneğimiz yok” dedi. “Diğer tarafa giden başka bir yol yok. Başka insanlar daha kuzeyden veya güneyden geçmeye çalışmışlar, fakat karla kaplı yüksek dağlar her iki yolu da kapatıyor. Tek yol bu, hareket etmemiz gerekiyor” diye uğuldayan rüzgârın üzerinden bağırdı.
Onun öncülüğünde kervan vadinin günışığı görmeyen derinliklerine kadar indi. Adamları ürkütücü bir duygu sarmıştı ve oradan çıkmak için sabırsızlanıyorlardı. Birkaç saat sonra bir dönemeçten döndüler, aşağıda buz gibi soğuk buzul eriyikleriyle dolu nehrin köpürerek aktığını görebiliyorlardı. Nehirde karşıya geçmeyi sağlayabilecek tek şey, sallanıp duran ipten ince bir köprüydü. İnsanın üzerinde binlerce kilo yükü karşıya geçirmek isteyeceği türden bir geçit değildi. Fakat başka bir seçenek yoktu. Bu, tümünün katlanmak zorunda kaldıkları bir gerçekti. Gittikleri yere ulaşmak istiyorlarsa bu köprüyü kullanarak nehirden geçmeliydiler.
Bizim için de farklı değil. Cennette olmak istiyorsak, doğru yolda olmalı ve yolumuzdaki tüm engelleri Allah’ın sağladığı şeylerle aşmalıyız. Yol boyunca imanımızı çalmak ya da bizi kandırmak başka bir yoldan gitmeye ikna etmek isteyen kişiler olacaktır. Zihinlerimize şüphe düşünceleri koymaya çalışabilirler. Fakat biz Allah’a ve İsa’ya güvenerek imanla ilerlemeliyiz. Allah’ın İsa’nın mucizelerini ve iddialarını onaylaması, O’nun olduğunu söylediği Kişi olduğunu kanıtladı. Göğe ve sonsuz hayata giden tek yol O’dur. Ölüm ve yargı denen uçurumdan sizi geçirebilecek olan tek varlık O’dur. Size hayat güvencesi verebilecek tek kişi O’dur. Cennette olmak istiyorsanız, doğru yol üzerinde olmanız gerek. İsa’ya güvenin, öyle ki sizin için cennette bir yer hazırlasın!
Tartışma Soruları
1. En son ne zaman kayboldunuz? Ne yaptınız? Nihayet yolunuzu bulduğunuzda ne yaptınız?
2. Öğrendiğiniz bazı gerçekleri ve bunların hayatınızı nasıl etkilediğini anlatın.
3. İsa neden “Ben cennete giden birkaç yoldan biriyim” demiyor?
4. Allah’ın İbrahim’e verdiği vaat sizin için netleşiyor mu? Sizce Allah tüm dünyayı nasıl bereketleyecek?
5. Sizi İsa’nın söylediği her şeye inanmaktan alıkoyan bir şey var mı? Neden?
27 Bkz. Yuhanna 1:14.